Şeytan Tüyü - Julia James

 

İlk olarak herkese merhaba. Şu anda sizlerle ilk yorumumu paylaşmaktan dolayı baya mutluyum. Ne zamandır aklımda olan blog düşüncesini sonunda hayata geçirmek bana da nasip oldu. Umarım yaptığım yorumlardan ve okuduğum kitaplardan en az benim kadar keyif alırsınız :)

 

Öncelikle demessem içimde kalacak olan bir şeyi dile getirip yorumuma başlayabilirim. Ephesus yayınlarının yeni kitaplarının ciltli haline ve renkli kapaklarını pek sevdim. Cameron Lynde, gözü pek, hiç bir lafın altında kalmayan gayet hazırcevap bir federal savcı yardımcısıdır. Son davasının yorgunluğunu atmak için evindeki tadilatı da bahane ederek bir otel odasında kalmaya karar veriyor ama verdiği karar sonucunda bir cinayetin birinci dereceden tanığı oluyor.

 

Jack Pallas, kolayına hiçbir olayda sabrı tükenip ani ve fevri tepkiler vermeyen çatık kaşlı, sert bir FBI ajanıdır. Fakat Jack'in başı 3 yıl önce basına yaptığı bir açıklamadan dolayı derde girmiş. Sürgüne Chicago'dan Nebraska'ya gönderilmiş ve döndüğünün ilk haftasında görevi de onun sürgün yemesine neden olan FBI ajanının tanık olduğu cinayet davasıdır. ( Şaka gibi(!))

 

Jack ve Cameron'un arasında 3 yıl önce bir çekim olmuş olup Jack'in 2 yıl gizli ajanlık yapıp delil topladığı Martino davasında savcılık yapan Cameron'un yeterli delil olmadığını ileri sürmesi yüzünden dava açması Jack'i baya sinirlendirmiş ve o sinirle basına açıklama yapsına neden olmuş ve bu olay sonucu aralarında çekim onlara göre bitmiş. Fakat 3 yıl sonra yine bir araya gelmeleri yaşanan olayları ve geçmişi sorgulamalarına neden olur. Senetör'ün adının da karıştığı bu cinayet davasını Cameron'un gizli tanıklık yaparak yardım etmesiyle çözmeye çalışırlar.

 

Kitabın konusu ve olayların gelişmesi açısından sürükleyici kendini okutturan bir kitap olmuş. Jack Pallas'a ve yardımcısı Ajan Wilkins'e bayıldım. İyi polis ve kötü polis olayı bence üzerlerine tam oturmuş. Kitabın her iki karakter ağzından anlatılması da diğer sevdiğim hususlardan biri. Collin ve Amy'in( Cameron'un en yakın arkadaşları) açık sözlü olmalarına bayıldım ve Jack'in Collin'in eşcinsel olduğunu bilmeyip kıskanmasına ve bunu diğer ajanlar önünde inkar etmesini baya eğlenerek okudum. Collin çok tanınan bir spor yazarı olması da Jack'i ayrıca deli eden olaylardan biri. Tek sevmediğim yönlerinden biri kitabın katili en başlarda olmasa da bi yerden sonra katilin kim olduğunu okuyucuya belirtmesi. Ben şahsen sonlara doğru olaylar çözüldükte kendimce tahminlerde bulunarak katili tahmin etmeyi daha çok seviyorum. Ama yine de bu kitabın akışını sürükleyiciliğini bozmamış. Okumak isteyenlere tavsiye edebileceğim romantik bir polisiye kitabı. Okursanız pişman olmayıp aksine keyifli bir zaman geçirebileceğinizin garantisi olan bir kitap. :)